Ülkemizde bilgisayar, akıllı telefon ve internet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte çocukların internet karşısında geçirdikleri zamanın arttığı görülmektedir. 0-6 yaş grubu çocukların bilişim teknolojileriyle uygun bir şekilde tanıştırılması ve çocukların dijital risklerden korunması, önem arz etmektedir.
İnternetin Bilinçli Kullanımında Ebeveynlere Önemli Görevler Düşüyor
Medyayı; görsel, işitsel, basılı ve sosyal medya olarak dörde ayırabiliriz. Biz ebeveynler, her ne kadar özellikle ergen çocuklarımızı basılı medyaya yönlendirmeye çalışsak da çocuklarımız görsel,işitsel ve özellikle sosyal medyanın cazibesine son 15 yıldır kapılmış durumdalar. Bu ilgi çekiciliğin sebebi ise kolaya ulaşmayı hayat ilkesi edinmiş yeni nesilin, internette, görsel, işitsel ve basılı bilgilendirmelere hızlı bir şekilde ulaşmasıdır.Bilişim teknolojilerinin çocuklar için birçok fırsat verdiği açıktır. Eğitsel zengin görsel materyaller, akademik başarıya katkı için eğitsel oyunlar ve içerikler, bilgiye kolay erişim bunlardan sadece birkaçıdır.Hatta onlara ne kadar kızsak da, internet sayesinde, teknolojiyi kullanarak öğrenmek, üretmek ve ekran üzerinden de olsa sosyalleşmek için fırsat yaratılabilmektedir.
Dijital medya kullanımı, faydaları yanında bir takım riskleri de beraberinde getirmektedir. Online cinsel istismar, siber zorbalık, kötü niyetli kişilerle tanışma ve iletişim kurma bu risklerin başında gelir. Mahrem bilgilerin çalınması ve kullanılması, çocukların fiziksel ve ruhsal gelişimindeki olumsuz etkiler,: uyku bozukluğu, bağımlılık ,duruş bozuklukları , odaklanma problemi gibi biz ebeveynlerin farkında olup çaresiz kaldığı diğer riskler. Bunlarla birlikte sosyal becerinin ve akademik başarının düşmesi ve ahlaki problemler çocuklarımızı istemediğimiz noktaya götürmektedir.
Çocuklarımızın günümüzde karşı karşıya kalabileceği bu risklere karşı elimizden geldiğince önlem almak mümkün. Sadece teknolojinin denetimsiz kullanımı, onları, internetteki birçok riske karşı çocuklarımızı savunmasız bırakmaktadır. Çocuklarımız, sosyal mecralarda denetimsiz ve savunmasız bırakılmamalıdırlar.
Şimdi kendimize bir dönelim. Neredeyse hepimizin sosyal medya hesabı yok mu? Hem kendimizin hem de çocuklarımızın fotoğraflarını iyi niyetle de olsa sosyal medya üzerinden paylaşmıyor muyuz? Kendi kendimize kalabilmek için çocuklarımızın eline tabletleri tutuşturmuyor muyuz?
Halbuki teknoloji çocuk 0-18 yaş çocuklarımıza eğitim, eğlence ve gelişimi destekleme anlamında olanaklar vermektedir. Çocuklarımız en baştan dijital risklere karşı uyarılmalı, çocukların aktif olarak kullandığı siteler, uygulama ve oyunlar bilinmeli, davranış olarak da engelleyici ve yasaklayıcı tedbirlerden kaçınılmalıdır. Çocuklarımızı dijital ortamla yalnız bırakmamalı, kurallı ve sürekli iletişim halinde olunmalı, çocukta olumsuz değişim gözlenmesi durumunda ise uzmandan destek alınmalıdır.
Çocuklarımız 0-2 yaş aralığında ekrana maruz kalmamalı, 3 yaş sonrası çocuklarımızın dijital ortamlarda geçirdiği zamanı azaltmak için sosyal, kültürel ve sportif etkinliklere katılması desteklenmeli, özellikle mobil cihazlar ödül ve ceza yöntemi araçları olarak kullanılmamalıdır. İnternet’te yapılan paylaşımların dijital ayak izi oluşturduğu unutulmamalıdır. Bununla birlikte aileler tarafından çocukların sosyal medyada görüntüleri ve özel bilgileri herkesin görebileceği şekilde paylaşılmamalı, sosyal ağlardaki gizlilik ayarları kontrol edilmelidir.
Çocuklara internet ortamında hangi bilgileri paylaşabilecekleri, hangilerini paylaşmamaları gerektiği konusunda rehberlik edilmeli, internet ortamda özel ve bazı kişisel bilgilerin (konum, hesap şifresi, kimlik numarası, okul, adres vb.) paylaşılmaması gerektiği öğretilmeli, bir sosyal ağa katılmak isteyen çocuğun, ilgili sosyal ağa üyelik için gerekli yaş sınırı vb. koşulları taşıyıp taşımadığı kontrol edilmelidir. Sosyal ağda mahremiyet ihlali hissetiklerinde “Hayır” diyebilmenin önemi anlatılmalıdır. Onları doğru yönlendirmek ve örnek olmak ebeveynin sorumluluğundadır. Yetişkinler çocuklara teknoloji ve internetin doğru kullanımı konusunda bilgi verirken davranışlarıyla da rol model olmalıdır.